Kayıtlar

Aralık, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

doktor

Resim
Bugün daha önce de muayene ve sohbet ettiğim 90 yaşına yaklaşmış bir meslektaşım daha önceki sohbetlerimizden benim kadar hoşlanmış olacak ki ilaçlarını yazdırırken "Esas hikayemi anlatmayı unutmuşum" dedi "Buyrun dinliyorum" dedim "Güneydoğu'da bir ilçede çalışıyorduk. Yeni bir kaymakam geldi. Sanıyorum 1954 sayımıydı, bana nüfus sayımında görev yazılması talimatı vermiş. Benim işim değil ki, hasta çıkabilir, nitekim çıktı da. Görevlendirme yazısını getiren hademeye 'Ben gitmiyorum, istiyorsa kendisi çıksın sayıma' dedim. Bu kulağına gitmiş, yolda rastlaştık. Bana 'Sen böyle böyle demişsin, artık burada çalışamazsın, tayinini iste' dedi. Ben de 'Daha neler, bal gibi çalışırım' dedim Bana 'Bugünden itibaren benden çekeceğin var' dedi. Şuna bak, çocuk kavgası gibi. Ertesi gün bir yazı yazmış, bundan sonra köylere giderken ondan izin almamı ihtaren bildiriyor. Bu ihtaren lafına ben çok alındım. Ne suçum var da beni ihtar edi

lösemi

Resim
Bugün soğuk algınlığı yakınmaları ile, fakat oldukça endişeli başvuran 30 yaşında bir psikolog muayeneye başlamadan önce "Benim geçmişimde geçirdiğim bir lösemi var da" dedi. "Kaç yaşında geçirdiniz?" diye sordum "10 yaşımdaydım, tedavi oldum" dedi Asistanığım sırasında pek çok lösemili çocuğun tedavisini üstlendiğimden o zamanki duygularını, düşüncelerini merak ettim, "Neler yaşadınız?"diye sordum "İlk başta çok korktum tabii, çünkü bu hastalığı sadece Türk filmlerinden biliyordum. Filmlerde çocuklar hep lösemi olup ölürlerdi . Bir de bana konulan tanıyı ailecek ilk kez vizit sırasında asistan beni hocaya sunarken duyduk , o da çok sarstı. Daha önce herhalde şüpheleniyorlardı ama kesin tanı olmadığınan bize birşey söylememişlerdi. Daha sonra tanı kesinleşince beni Dokuz Eylül Tıp Fakültesi'ne sevk ettiler. Oradaki doktorum bizi karşısına alıp anlatınca korkum geçti. Belki de bu yüzden Psikoloji okumayı seçtim" dedi "Hastane

analog bir yaşam

Resim
Bugün emekli bir hastayı kaydetmek için kimliğini istediğimde bana üzerinde daktilo ile kimlik ve sicil numaraları kusursuz şekilde yazılmış bir kart uzattı. "Hala daktilo kullanıyor musunuz?" diye sordum "Evet, babadan kalma bir daktilom var. Arada tamir ettiriyorum ama hala çalışıyor. Bilgisayarla olmuyor" dedi "Ne yazıyorsunuz?" diye sordum "Kendimce ilginç gördüğüm şeyleri yazıyorum" dedi "Mesela neler?" diye üsteledim "Genelde televizyonun teletekstinde gördüğüm ilginç konuları yazıyorum. Tabi önce teleteksti kumandayla durdurup elle yazıyor, sonra temize çekip tarih atıp dosyalıyorum. Geçenlerde eski domateslerle ilgili bir haber vardı, Adana'nın bir dağ köyünde tohumlarını bulmuşlar tekrar üreteceklermiş, onu yazdım." dedi "Gazeteden yazsanız daha kolay olmaz mı?" dedim "Ben Hürriyet alıyorum, her haberi orada bulamıyorum. Mesela geçenlerde Başbakan'ın Ankara-İzmir duble yolunun bitişi ile il

Antakya

Resim
Bugün 1924 Antakya doğumlu bir hasta kalp ilaçlarını yazdırmak için başvurdu. Reçetesini yazarken 1938'deki Antakya'nın Türkiye'ye katıldığı oylamada orada olup olmadığını sordum. "Oradaydım, ben de katıldım" dedi "Yaşınız küçük değil miydi o zaman oy vermek için" dedim "O dönemde Fransızlar vardı ve Suriye'ye katılmamızı istiyorlardı. Bu nedenle halkı Alevi-Sünni diye karıştırıyorlardı. Kavgalar çıktı, halbuki o zamana kadar bizim orda hiç kavga olmazdı. Ermenisi de Müslümanı da Hristiyanı da gül gibi geçinirdi. Sonra Birleşmiş Milletlerden komisyon geldi. Sırayla önce Suriye'ye katılmak isteyenler, sonra Türkiye'yi isteyenler yürüdü..." dedi "Nasıl yani yoldan geçenleri mi saydılar?" dedim "Hayır, saat tuttular! Vilayetin önünde 10 kişilik komisyon vardı. Herkes müzenin önünden Vilayete doğru kalabalık olarak yürüdü. Yürümeyen kalmadı, hatta köylerden geldiler, onları misafir ettik." dedi "Ya bir grup y

işitmek

Resim
Bugün soğuk algınlığı yakınmalarıyla başvuran emekli bir öğretmene nereden emekli olduğunu sordum. İşitme engelliler okulundan emekli olduğunu söyleyince "İşaret dilini nasıl öğrendiğiniz?" dedim "Öğrencilerden öğrendim. Ben normal eğitim fakültesinden mezunum, tayin olunca öğrencilerden yavaş yavaş öğrendim" dedi "Yeni gelen öğrencilere nasıl öğretiyorsunuz, işitmeyen birisine öğretmek zor olmuyor mu?" diye sordum "Yeni gelenlere de arkadaşları, eski öğrenciler öğretiyor. Hemen öğreniyorlar" dedi "Kaç yaşına kadar öğrenci alıyorsunuz?" diye sordum "Normal ilkokula başlar gibi alınıyor, ama geciken varsa, zekası da iyiyse 10-11 yaşına kadar alınıyor" dedi "İşitme engellilerin ruh halleri nasıl? Diğer insanlar arasında farklılıklar var mı?" diye sordum "Benim gözlemim işitme engelliler biraz daha bencil oluyor, paylaşmaya açık değiller, hep ben diyorlar. Belki kendilerini korumak için, bilemiyorum. Kavramaları

Orhan Gencebay

Resim
Bugün tansiyon ilacını yazdırmaya gelen emekli bir işçi "Doktor Bey biraz fazla yazar mısınız, memlekete gideceğim de..." deyince "Neresi memleket?" diye sordum "Doğma büyüme Samsun'luyum, gidip balık rakı yapacağım" dedi Yaşının yakınlığını göz önüne alarak acaba Orhan Gencebay'ı tanıyıp tanımadığını sordum. "Biz aynı mahallenin çocuklarıyız, beraber büyüdük. Onlar aslen Eskişehir tatarlarındandır, Samsun'a sonradan göçtüler, kimse bilmez" dedi "Nasıldı çocukluğu?" diye sordum "Şimdiki gibiydi, ağır başlıydı. O zamanlar sürekli kahvenin önünde saz çalarlardı; ama ne çalma!" dedi "Kiminle çalarlardı?" diye sordum " Arkadaşları vardı, Sekizköşe Fikret vardı. Esas onların ustası Çarşamba'lı Arnavut Kemal'di. O çok güzel çalardı tane tane. Sürekli alem yapardık. " dedi "Nasıl yani alem, alkolle mi yoksa başka bir şeyle mi?" diye sordum Gülerek "Bizim mahalle buranın Tepecik

grizu

Resim
Bugün çocuğunu muayeneye getiren bir maden mühendisine Bursa'daki maden kazasını sordum. "Muhtemelen insan hatasıdır" dedi "Nasıl yani?" diye sordum "Galerilerde Metan gazının miktarını ölçen aletler vardır.eskiden kuş, Kanarya fakan koyuluyormuş. Emniyet mühendisinin düzenli aralıklarla gidip onu okuması gerekir. Metan oranı artarsa vardiyaların çalışma süreleri ona göre 6 saate 4 saate düşürülür, eğer çok fazla ise galeri boşaltılır. Ya bu konuda bir ihmal oldu ya da çok küçük bir olasılıkla 'blow out' dediğimiz açılan bir delikten aniden ortama büyük miktarda metan gazı sızdı" dedi "Emniyet mühendisi bu ölçümü galerinin içine girmeden dışardan yapamıyor mu?" diye sordum "Elektronik aletler belki Zonguldak'taki gibi büyük devlet işletmelerinde vardır, ama böyle küçük işletmelerde renk değiştiren tüpler kullanılır, bizzat gidip bakmak gerekir. Elektronik olanları da benim zamanımda yanına gidip okumak gerekiyordu, ama emekli

polis

Resim
Bugün kas ağrıları nedeniyle başvuran bir hasta henüz vazifeye yeni başlamış bir polis memuru olduğunu bu nedenle henüz karnesi olmadığını söyleyince nereden mezun olduğunu sordum. "Matematik öğretmenliği bölümünden mezunum" dedi "Nasıl polis oldunuz?" diye sordum "İş bulamıyorsun ki, yıllardır evde oturmaktan bıktım. Zaten görseniz her meslekten insan var. avukatlar, mühendisler, öğretmenler..." dedi "Nasıl polis olunuyor?" diye sordum "Önce KPSS'ye giriyorsun. 60-65 civarında bir baraj oluyor, onu geçenleri mülakata alıyorlar" dedi "Mülakatta ne soruluyor?" diye sordum "Basit sorular; en klasiği 'Yurtta sulh cihanda sulh' sözünü açıklattırıyorlar, Atatürk ilkelerini saydırıyorlar, esas olarak senin konuşmana, duruşuna, hal tavrına bakıyorlar. Mülakatı da geçersen Polis Eğitim Merkezinde 6 aylık kurs var. İlk üç ayı teorik eğitim, kanunları falan öğretiyorlar, sonra atış eğitimi var. Her türlü silahla atış y

su dalgası

Resim
Bugün kabızlık yakınması ile başvuran saçları her zamankinden farklı olan bir genç kıza yeni saçlarının yakıştığını söyledikten sonra "Perma mı deniyor buna?" diye sordum "Hayır, su dalgası deniyor" dedi "Nasıl yapılıyor, pahalı mı?" diye sordum "Bioform denen bir madde uygulanıyor, Ben 70 liraya yaptırdım, sonrasında 6 ay kadar böyle dalgalı kalıyor. Yaptırmakla bitmiyor ama bakımı zor" dedi "Ne gibi?" dedim "Kuruyken taramamak ve sürekli jöle sürmek gerekiyor, yoksa çalı süpürgesi gibi kabarıyor" dedi Saçlarının uzunluğuna bakarak "Epey jöle gidiyordur herhalde" dedim "Evet büyük kutulardan alıyorum, daha ekonomik oluyor" dedi Kabızlığı için bol su içmesini, posalı gıdalar ve meyve yemesini hatta geceleri kuru incir hoşafı içmesini, sabahları da tuvalet ihtiyacı olmasa bile mutlaka 15 dakika tuvalette oturarak ıkınmasını ve bedenine sabahları dışkılamayı öğretmesini önerdim ve ilaç yazmadım.