Kayıtlar

çilingir

Resim
Bugün kayıt olmak için gelen bir hastanın nüfus cüzdanının epeyce eprimiş ve dağılmış olduğunu görünce "Bu kimlik ne kadar eskimiş. Kimlik kontrollerinde sorun çıkmıyor mu?" diye sordum "Bu yenilenmiş hali, eskisi daha fenaydı ama sorun çıkmıyor. Polisler beni tanır, ben çilingirim, baskına gidecekleri zaman beraber gidiyoruz, kapıları açıyorum. " dedi "Kimlikleriniz neden bu kadar çabuk eskiyor?" dedim "Film olmadığı zaman anahtarı arkasında unutulan kapıları açmakta kullanıyorum da ondan" dedi "Nasıl açılıyor kapı kimlikle?" diye sordum "Tam dilin olduğu yerden içeri sokuyorsun, bir yandan kapıyı kendine çekerken filmi ittire ittire dili kurtarıyorsun " dedi "Ya kapı klitliyse?" dedim "O zaman göbeği kırmak lazım. Boru anahtarıyla kanırtınca kırılır hemen sarı. Sonra tornavidayla kilidin dilini ileri ittirip, yeni göbek takıp açıyorsun. Gerçi ben açmıyorum artık, son seferinde polis çilingirlik belgemin ol...

suho meso

Resim
Bugün gözlerinde ağrı yakınması ile başvuran bir hastayı muayene ettikten sonra kaydını yaparken soyadının Zengin olduğunu görünce bu soyadının nerden geldiğini sordum. "Kayınpederim Yugoslavya göçmeni. Eski zamanda ordan çok altınla gelmişler ama hepsi bitmiş. Burda parasız kalınca celeplik, pastırmacılık yaptı" dedi "Nasıl pastırma?" diye sordum "Bizim oralarda suho meso deriz, türkçesi kuru et. Bosna'lılar hep onu yer. Ondan yapardı ama o kadar güzel yapardı ki... Misafirler hususi onu yemeye gelirdi. Böyle ince ince doğrayıp çıkartırdık" dedi "Nasıl yapardı?" diye sordum "Etleri -üst kolunu tutarak, afedersin böyle uzun uzun çıkartıp fıçının içinde kaba tuza basıyorsun. 2 ay öyle tuzun içinde bekliyor, suları fıçıdan akıyor. Sonra çıkartıp, yıkamadan kapalı bir odaya tavana asıyoruz. Ocakta meşe odunuyla büyük ateş yakılıp köz olunca altına çekiyoruz, ateşin harıyla etler kuruyor" dedi "Bir günde mi kuruyor?" d...

deprem ve sigortası

Resim
Bugün Simav'daki depremden kaçan bir hasta ilaçlarını yazdırmak için başvurdu. "Geçmiş olsun, eviniz hasar gördü mü?" diye sordum "Bizim eve depremde sağlam kaldı da yandaki ev bizimkinin üzerine yıkıldığından hasar oldu" dedi "DASK'ınız var mıydı bari, hasarınız ödendi mi?" diye sordum "Vardı, bilirkişi 13 000 lira masraf çıkarttı, DASK 1900 lira gönderdi, indirimi mi ne varmış. Geçen depremde de vardı DASK. O zaman da biraz hasar olmuştu, sıvalar çatladı, başvurduk para vermediler. Komşunun da aynı durumdaydı, onlara 450 lira badana parası gönderdiler. En iyisi özel sigortalar. Onlar hasarınızı tamir ettirin faturayı getirin demişler" dedi "Devlet yardım etti mi?" diye sordum "Devlet Adapazarı depreminde DASK'ı olmayanlara kredi verilmeyecek demişti ama orta hasarlı herkese DASK'ı olsun, olmasın 12 bin lira güçlendirme kredisi veriyor. Bizim binanın alt katları orta hasarlı, alt katları az hasarlı diye raporlanmış...

mezbaha

Resim
Bugün kesimhanede çalışan bir hastaya "İşkembeleri nasıl temizliyorsunuz, kimyasal madde kullanıyor musunuz?" diye sordum "İşkembeleri temizleyen bir makine var, 7-8 dana işkembesini atıyorsun, sıcak suyla döndürerek içinde ne varsa döküyor, beyaz oluyor. Kimyasal biz kullanmıyoruz ama kullananlar var.Kostik kullanıyorlar, o zaman kar beyaz oluyor, millet de onu daha temiz sanıyor" dedi "Hayvanlar elle mi, makineyle mi kesiliyor" diye sordum "Büyükbaşlar makineyle kaldırılıyor, elle kesiliyor" dedi "Nasıl kaldırılıyor" dedim "Ölüm yolunda hayvanlar tek sıra oluyor. Duran, gitmek istemeyen olursa ucu açık kabloyu kıçına değdirdin mi fırlayıp gidiyor. Sırası gelen, tek hayvanlık kabine giriyor. Kabin hayvanın kıpırdayamayacağı kadar dar ve rampa yukarı. Arkadan kapağı azcık açtın mı ayağı dışarı kayıyor. O kayan ayağa kelepçeyi taktıktan sonra makine tek ayağından çekerek tepetaklak ediyor, sonra bıçağı vuruyorsun" dedi "İt...

canlı ahtapot

Resim
Geçen hafta evimizde misafir ettiğimiz bir Amerikalı ile Uzakdoğu yemeklerini konuşuyorduk. Söz böceklerden açıldı. Tayland’da kızarmış hamam böceğini denemiş ama hiç sevmemiş, midesi bulanmış. “Esas Kore'de yediğimiz canlı ahtapot güzeldi” dedi “Nasıl canlı?” diye sordum “Bayağı masaya canlı bir ahtapot getiriyorlar, kolunu satırla ufak ufak doğruyorlar. Birer lokmalık parçalar tabakta hareket etmeye devam ediyor. Çubukla yakalayıp yanında getirdikleri çok güzel bir sosa banıp ağzına atıyorsun. Ağzının içinde de hareket etmeye devam ettiğinden çok iyi çiğnemen lazım ki vantuzlarıyla boğazına yapışmasın. Bu nedenle her sene pek çok Koreli hayatını kaybediyormuş” dedi “Çok vahşiymiş” dedim. Kız arkadaşı: “Ben yiyemedim. Önce hareket etmesi durursa yiyeceğim dedim, ama dokununca yine hareket etmeye başladı, ben de bıraktım” dedi “Tadı nasıldı peki?” diye sordum “Aynı pişmiş ahtapot tadı ve dokusu, sadece biraz daha tuzlu ve daha sert, ben beğendim, güzeldi” dedi

pazarcılık

Resim
Bugün yeni açılacak bir pazar yerinden tezgah almak isteyen bir pazarcı sağlık raporu için başvurdu. “Ne kadar ödeniyor bir tezgah için?” diye sordum “9 bin lira istiyorlar. 650 tezgah olduğunu düşünürseniz binanın parasını bizden alıyorlar” dedi “Bir şeyi merak ediyorum: Semt pazarlarında çok fiyat farkı oluyor. Domates birinde 1 liraysa diğerinde 1,5 lira. Bu fark tezgah ücretinden mi kaynaklanıyor, yoksa başka bir sebebi mi var?” dedim “Tezgah ücreti üç aşağı beş yukarı aynı. Zengin semtlerde aynı mal pahalı satılıyor, tamamen şişirme bir fiyat. Bir de ertesi gün pazar kurulup kurulmayacağı da akşam fiyatların ucuzlayıp ucuzlamayacağını belirler. Mesela ben malımı Cumartesi satamazsam Pazar satarım. Ama Pazar günü bitiremezsem akşam fiyatını indirip bitirmeye çalışırım, çünkü Pazartesi günü pazar kurulmuyor, mal bozulur” dedi.

inci kefali ve çay

Resim
Bugün tansiyounu bir türlü düşüremediğim Van'lı bir hastama "Siz tuzsuz yeme önerime uymuyor musunuz?" diye sordum "Valla geçenlerde Van'dan tuzlu balık geldi, onu biraz fazla kaçırmış olabilirim" dedi "İzmir'de, deniz kıyısında taze balıklar dururken Van'dan gelen tuzlanmış inci kefalini mi yiyorsunuz? Nasıl yapılıyor o?" diye sordum "Bidonun içine tuzla basıp gönderiyorlar. Yiyeceğin zaman soğuk suyla sabahtan ıslıyorsun. Suyunu değiştire değiştire öğleyin yumuşuyor. Sonra ya tava yapıyorsun, ya mangal. Yanına da bulgur pilavı ve ayran aşı yaparız. Biz ona alışmışız. Üstüne de mutlaka çay" dedi ve ekledi "Gözünü sevdiğimin Van'ı. İzmir'de çay içmeyi de bilmiyorlar komşuluğu da. Komşunun kapısını çalıyorsun, kapıyı açıp 'Ne var' diyor. Ne olacak canım sıkıldı çay içmeye geldim! Çayı da her bardakta daha içer misin diye soruyor, insanın iyice canı sıkılıyor. Eşim biraz sinirlidir, geçende misafirlikte bir...